İNSANLIK ADINA İBRETLİK BİR OLAY
Newyork'ta okuyan yakınım, gördüğü acıklı ve bir o kadar da ibret verici
hâdiseyi şöyle anlattı:
Yağmurun bardaktan boşanırcasına yağdığı bir kış günüydü. Yağmur ve soğuk, sokaklarda yürürken âdeta bizi sarıp sarmalıyor. Ben de alelacele evime dönmeye çalışıyordum.
Tam o sırada karşıma, elinden tuttuğu çocuğuyla yürümeye çalışan orta yaşlı bir kadın çıkıverdi. Yürümeyi yeni öğrendiği her hâlinden belli olan çocuğun, böyle bir havada yağmurdan ıslanma pahasına neden annesinin kucağında olmadığı ve onun yanında yürüdüğü çok dikkatimi çekti. Yavaş yavaş bana doğru yaklaşan bu anne ve çocuğun durumunu merakla takip etmeye başladım.
Anne ve çocuk bana doğru iyice yaklaştılar. Gördüğüm manzara beni şaşkına çevirdi. Hayretler içinde kalmıştım. Annesinin, çocuğun bulunması gerektiğini düşündüğüm kucağında, hiç yer yoktu. Çünkü anne, mantosunun altına koyduğu ve etrafı seyreden küçük bir köpek taşıyordu kucağında!..
Beni derinden etkileyen ve batılı annelerin bu hazin ve içler acısı hâlini yansıtan bu hâdise; Allâh Teâlâ'nın biz insanlara gönderdiği en son din İslâm'ın ortaya koyduğu, dolayısıyla şefkat ve merhamet Peygamberi Hazret-i Muhammed -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in çocuklara karşı davranışları ve tavsiyelerini düşündüğümüzde ne kadar da ibret vericidir.
Bugün batılı anne; Allâh'ın yarattığı selîm fıtratından gün geçtikçe uzaklaşmakta ve hakîkî sevgi ve muhabbetler, yerini sahtelerine bırakmaktadır. Çocuklara göstermeleri gereken ilgi ve alâkayı başka taraflara sarf etmektedirler. Bu hâdise, hayvanları seven ve koruyan batının, insan sevgisine dair sergilediği ne kadar güzel bir misâl!..
Genç Kadın, bebeğin, güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydi. Kıvırcık sarı saçları, iri mavi gözleri, kalkık bir burun ve küçük kırmızı dudaklarıyla bir kartpostalı andıran bebek, kadının şimdiye kadar gördüğü en cana yakın kız çocuğuydu. Onun ipek yanaklarını doya doya öpmek ve Cennet kokusunu içine çekmek için eğildiğinde:
- Dokunma bana!. diye bir ses duydu. Beni okşamaya hakkın yok senin!...
Kadın, korkuyla irkilip etrafa baktı. Bebekle kendisinden başka kimse yoktu. Aynı sesi tekrar duyduğunda bebeğe döndü. Aman Allah'ım!.. Yeni doğmuş gibi görünmesine rağmen konuşan oydu.
Bebek:
- Bana yaklaşmanı istemiyorum!. diye devam etti. Hemen uzaklaş benden!.
Kadın, biraz olsun kendini toparlayıp:
- Çocuklarımız hep erkek oluyor, dedi. Onlar da güzel ama, kız çocukları başka. Bu yüzden seni öpmek istemiştim.
- Beni öpemezsin!. diye ağlamaya başladı bebek. Benim de seni öpmem mümkün değil.
- Neden? diye sordu kadın. Neden öpemezsin ki?
Bebek, hıçkırıklara boğulurken:
- Bunun sebebini bilmen gerekir!. dedi. Düşünürsen mutlaka bulacaksın.
Kadın, neler olup bittiğini hatırlamak üzereyken kendine geldi. Özel bir hastanenin en lüks odasında yatıyor ve narkozun tesirinden midesi bulanıyordu. Aile dostları olan genç doktor, kadına bir demet çiçek uzatıp:
- Geçmiş olsun hanımefendi, dedi. Başarılı bir kürtajdı doğrusu. Ha..! Sahi, "kız" mış aldırdığınız ....
Çok zengin bir işadamı çoktandır hayır yapmak istiomus bir fırsatını bulmus ve doğudaki bir köy okuluna kırtasiye yardımı yapcakmış bir adamını görevlendirmiş İstanbuldan yola çıkmışlar tam köye giderken 50 km kala arabanın lastiği patlamış öyle bir yerde patlamışkı ıssız bir yer adam beklemiş bir arabanın geçmesini ama nafile tam umutsuzluğa düşerken bir adam elinde araba lastiği gelmiş ;
-ihtiyacınız var galiba demiş.
-adam biraz şaşkın evet demiş.
neyse takmış köye vardıklarında yan yatmış bir kamyon görmüş etrafında köylüler nooldu falan demiş.1 saat önce kaza yaptı demişler adam biraz dikkatlice bakınca şöförün az önce ona lastik getiren adam olduğunu görmüş ve şok